O
gün, kendisinden sapma imkanı olamayan çağırıcıya uyacaklar. Rahman (olan
Allah)'a karşı sesler kısılmıştır; artık bir hırıltıdan başka bir şey
işitemezsin. (Ta-ha Suresi, 108)
İnsanlar
toprağın altından çıktıklarında kendilerini çağıran sese doğru yönelip koşmaya
başlarlar. Bu koşuş çağrıldıkları yere ulaşana dek sürer. Bu çağrı daha önce
benzerlerine rastlanmış bir çağrı değildir. Müminlerin güven ve huzurlu
gelişlerinin aksine, inkarcılar toplanma yerine alacakları karşılığı
hissetmişçesine, bu günün "zorlu bir gün" olduğunu ikrar ederek
gelirler. (Kamer Suresi, 8) Artık toplanma zamanıdır. Bunu geri çevirebilmek
için yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Binlerce senedir yaşamış olan
insanların tümü biraraya toplanacaktır. Bu büyük kalabalık Allah'a boyun eğmiş
olarak şaşkınlık içinde hızla hareket etmekte, kendilerine gelecek olan
azapları beklemektedirler. Ne kaçış, ne geri dönüş mümkün değildir,
pişmanlıkları kendilerine fayda da getirmeyecektir. Korku bütün benliklerini
kaplamıştır. Ayetlerde o gün yaşanacak dehşet şöyle tarif edilir:
Kabirlerinden
koşarcasına çıkarılacakları gün, sanki onlar dikili birşeye yönelmiş gibidirler.
Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte
bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür. (Mearic Suresi,
43-44)
Dünyada iken
kendilerine gelen uyarılara sırt çeviren, ne kendilerinin ne de atalarının
tekrar dirileceğine inanmayan bu insanlara Kuran'da Allah'ın verdiği cevap şu
şekilde olmuştur:
Biz
öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz.
Veya önceki atalarımız da mı? De ki: "Evet, üstelik boyun bükmüş kimseler
olarak (diriltileceksiniz)." (Saffat Suresi, 16-18)
Dünyada Allah'ın
sınırlarını tanımayan Allah'a itaat etmeyen ve büyüklenen inkarcılar, burada
ayette geçen ifadeye mutabık olarak çok itaatli ve boyun eğicidirler. Ne olup
bittiğini sorgulamadan, kayıtsız şartsız çağrıcıya icabet ederler. Kendi
iradeleri ile hareket etmeleri mümkün değildir. Allah'a teslim olmuş, isteseler
de istemeseler de O'nun vereceği hükme boyun bükmüşlerdir. Çünkü artık
nefisleri için yaşadıkları, içindeyken ahireti hiç düşünmedikleri dünya hayatı
son bulmuştur. Allah'ın karşısında ne kadar aciz olduklarını ve Allah'ın
azabının şiddetini ve gerçekliğini açıkça anlamışlardır:
Öyleyse
sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye
çağıracağı gün... (Kamer Suresi, 6)
İnsan, Allah'a
itaat etmekten ve O'na boyun eğmekten başka hiçbir çaresi olmadığını
kavramıştır. Zaten aksini istese de yapamaz. Hatta isteyemez bile...
Artık bu gün,
Allah'ın bütün insanlara vaat ettiği, inkarcılar için son derece acıklı bir gündür.
Kabirlerden çıkışın ürkütücülüğü ve toplanma gününün dehşeti tartışılmazdır.
İnsanlar kendilerinden önce dünyadaki yaşamını tamamlamış olan insanların da bu
gerçekle karşılaştıklarını, Allah'ın vaadinin gerçekleşmiş olduğunu böyle bir
günde görmüşlerdir. Ama artık bütün herşey için geç kalınmıştır. Artık yapacak
hiçbir şey yoktur. Böyle bir günden kimse asla kurtulamayacaktır.
Комментариев нет:
Отправить комментарий