İnkarcıların
dirilmelerinin ardından, hesaba çekilecek olmanın verdiği korku ve sıkıntı
başlar. İnsanın dünyadaki yaşamı sırasında her yaptığı, her düşündüğü gözler
önüne serilir. En ufak bir ayrıntı bile unutulmaz. Bir ayette şöyle bildirilir:
“… Gerçekten
bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da
göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir.
(açığa çıkarır) Şüphesiz Allah, Latif olandır, (herşeyden) haberdardır.”
(Lokman Suresi, 16)
İnsanlar hesaba
çekildiklerinde kendi amel defterlerinden dünyada ahiret için neyi
hazırladıklarını öğrenirler. Kuran’da, o an şöyle anlatılır:
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye,
bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu
görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.
(Zelzele Suresi, 6-8)
Kuran’da
bildirildiğine göre, hesap defterleri inkarcılara sol ellerinden, müminlere ise
sağ ellerinden verilecektir. “Sağın adamları”, bir ayette şöyle anlatılır:
Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiçbir gizli (şey),
gizli kalmaz. Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: “Alın, kitabımı
okuyun.” “Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım.”
Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. Yüksek bir cennette. Devşirilecek (meyve
ve eşsiz ürün) leri pek yakındır. “Geride kalan günlerde, ‘peşin olarak
sunduklarınıza karşılık olmak üzere,’ afiyetle yiyin ve için.” (Hakka Suresi,
18-24)
Müminlerin bu
sevinç ve coşkusuna karşın inkar edenler büyük bir utanç ve pişmanlık
içindedirler. Ölmeyi hatta yok olmayı isterler. Üstteki ayetin devamında
inkarcıların çaresizlikleri şöyle haber verilir:
Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: “Bana keşke
kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. Keşke o (ölüm herşeyi) kesip
bitirseydi. Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı. Güç ve kudretim yok olup
gitti.” (Hakka Suresi, 25-29)
Başka ayetlerde,
sağın ve solun adamları arasındaki farkı Allah şöyle bildirmektedir:
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse. O, kolay bir
hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek. Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş
olacaktır. Kimin de kitabı ardından verilirse. O da, helak (yok olmay)ı
çağıracak. Çılgın alevli ateşe girecek. Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları
arasında sevinçliydi. Doğrusu o, (Rabbine) bir daha dönmeyeceğini sanmıştı.
Hayır; gerçekten Rabbi, kendisini çok iyi görendi. (İnşikak Suresi, 7-15)
Kitaplardaki
ameller, hesap günü için özel hazırlanmış duyarlı terazilerde tartılır. O gün,
Allah’ın adaleti karşısında kimse zerre kadar haksızlığa uğratılmaz:
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da
artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile
olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz. (Enbiya
Suresi, 47)
Dünya hayatında
yapılan her amel, en küçük ayrıntılar bile eksik kalmaksızın bu tartıya
konulmuştur. Bu tartının ibresi sonsuz azaba veya sonsuz kurtuluş ve mutluluğa
götürecek kararı belirler. Eğer tartı ağır basarsa cennete, hafif kalırsa ateş
çukuruna girilecektir. Allah’tan başka hiçbir güç veya yardımcı o anda insana
yardım edemez:
İşte, kimin tartıları ağır basarsa, artık o, hoşnut
olunan bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif kalırsa, artık onun da anası
(son durağı) “haviye”dir (uçurum). Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren
nedir? O, kızgın bir ateştir. (Kaaria Suresi, 6-11)
Ardından tüm
insanlar tek tek hesaba çekilirler. Artık dünyadaki makamların, mevkilerin
hiçbir anlamı kalmamıştır. Bir devlet başkanı da sıradan bir insan da, Allah
Katında aynı hesapla karşı karşıya kalır. Herkese, kendisini yaratmış olan
Allah’a kulluk edip etmediği, O’nun emirlerine uyup uymadığı sorulur.
İnkarcıların tüm günahları, tüm pislikleri, tüm kötülükleri, akıllarından,
kalplerinden bütün geçirdikleri tek tek ortaya dökülür:
Sırların orta yere çıkarılacağı gün. Artık onun ne gücü
vardır, ne yardımcısı. (Tarık Suresi, 9-10)
Dünyadaki
yaşamlarını Allah’ın gösterdiği şekilde değil de, kendi istek ve tutkularına ya
da içinde bulundukları ortamın çarpık değer ve inançlarına göre yönlendirmiş
olanların hesabı zorludur. Ayetlerde o büyük hesap şöyle anlatılır:
Ve ‘diri diri toprağa gömülen kızcağıza’ sorulduğu zaman:
“Hangi suçtan dolayı öldürüldü?”
Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman,
Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman,
Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman,
Cennet de yakınlaştırıldığı zaman,
(Artık her) Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir.
(Tekvir Suresi, 8-14)
Hiçbir insan
Rabbimiz’in huzurunda yaptıklarını inkar edemez. İşlediği bütün hayır ve şer
ortaya çıkarılmıştır. İnkar etse bile şahitler onu yalanlar. Dünya hayatında
kendisine şahit olan insanlar da hesap sırasında şahitlik yapmak için ortaya
getirilir. Allah ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Yer, Rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu;
Peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar
haksızlığa uğratılmazlar. (Zümer Suresi, 69)
Hesap sırasında
inkarcıları bekleyen başka şahitler de vardır. İşitme, görme duyuları ve
derileri Allah’ın izniyle dile gelip konuşur, kendi aleyhlerinde şahitlik
ederler. Bütün bir ömür boyunca kullandıkları, kendilerine ait sandıkları
uzuvlarının bile insana ihanet etmesi, o gün yaşanacak olan psikolojik yıkımı
daha da artırır. Fussilet Suresi’ndeki ayetlerde o gün yaşanacak olan bu gerçek
şöyle haber verilir:
Allah’ın düşmanlarının biraraya getirilip-toplanacakları
gün işte onlar, ateşe bölükler halinde dağıtılırlar. Sonunda oraya geldikleri
zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik
edecektir. Kendi derilerine dediler ki: “Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?”
Dediler ki: “Herşeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk
defa O yarattı ve O’na döndürülüyorsunuz. Siz, işitme, görme (duyularınız) ve
derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine,
yaptıklarınızın birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. İşte bu sizin
zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz-zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı,
böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız.” Şimdi eğer
sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar
hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler.
(Fussilet Suresi, 19-24)
İnkarcılar,
kendilerini yaratan ve yaşatan Allah’a isyan etmekle, olabilecek en büyük suçu
işlemişlerdir. Bu yüzden hesap günü kendilerini savunmalarına izin verilmez.
Hatta seslerini çıkarmalarına dahi fırsat tanınmaz. Aşağılanmış ve zavallı bir
şekilde haklarındaki hükmün verilmesini beklerler:
O gün, yalanlayanların vay haline. Bu, onların
konuşamayacakları bir gündür. Ve onlara özür beyan etmeleri için izin verilmez.
O gün, yalanlayanların vay haline. Bu, hüküm günüdür; sizi ve öncekileri ‘birarada
topladık.’ Şayet kurabileceğiniz hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın bana
karşı kurun. O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 34-40)
İnkarcı o gün kendi
yaptıklarından şiddetle nefret eder ve kendi nefsine karşı da büyük bir öfke duyar.
Fakat Allah’ın onlara karşı duyduğu öfke çok daha büyüktür. İnkar edenlere
şöyle seslenilir:
... Allah’ın gazablanması, elbette sizin kendi
nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız
zaman inkar ediyordunuz. (Mümin Suresi, 10)
Allah’ın gazabıyla
karşı karşıya kalan inkarcılar büyük bir umutsuzluk, pişmanlık, utanç ve üzüntü
içindedirler. Hiç dirilmemiş olmayı isterler. Ölümün kendilerini ebediyen yok
etmiş olmasını dilerler. Oysa ölüm bir son değil, yalnızca bir başlangıçtır.
Bundan sonra başka bir ölüm de yoktur. Allah’ın, “O inkar
edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler” (Hicr Suresi, 2) ayeti de inkarcılar üzerinde tecelli
etmeye başlar.
İnkarcıların
yaşayacakları tüm bu zorlukların aksine o gün müminler için kolay bir hesap
olacaktır. Mümin Allah’ın huzurunda hesaba çekildikten sonra, büyük kurtuluş ve
mutluluğun coşkusuyla sevinç içindedir. Dünyadaki yaşamını, kendisini yaratan
ve doğruya yönelten Allah’ın istediği şekilde sürdürdüğünden dolayı sonsuz rahmet
sahibi Allah hesap günü müminlerin günahlarını affedecektir. Böylece Allah’ın
sınırsız nimetleriyle dolu cennete kavuşur, sonsuz ateş azabından da uzak
tutulur:
Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru
bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O’na varacaksın.
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse,
O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek,
Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır.
(İnşikak Suresi, 6-9)
Комментариев нет:
Отправить комментарий