İnsanların
dirilişleri esnasında ve dirildikten sonraki durumları ayetlerde ayrıntılı
olarak tarif edilmiştir. Kuran’da haber verildiğine göre o büyük diriliş şöyle
gerçekleşir:
- Sur’a ikinci kez
üfürülmesiyle birlikte toprağın altından dışarı çağrılan insanlar, yayılan
çekirgeler gibi ve hızla koşarak kabirlerinden dışarı çıkarlar.
Gözleri ‘zillet ve dehşetten düşmüş olarak’, sanki
‘yayılan’ çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. (Kamer Suresi, 7)
... Sonra sizi yerden (toprağın altından) bir (kere)
çağırma ile çağırdığı zaman, hemencecik siz (bir de bakarsınız ki)
çıkarılmışsınız. (Rum Suresi, 25)
O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla
koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi birarada
toplama)dır. (Kaf Suresi, 44)
- Kendilerini
çağıran çağırıcıya doğru yönelirler ve dikili bir şeye doğru yönelmiş gibi
boyunlarını çağırıcıya uzatmış olarak koşmaya başlarlar. Ve bu çağrı daha önce
benzerine rastlanmış bir çağrı da değildir:
... O çağırıcının ‘ne tanınmış, ne görülmüş’ bir şeye
çağıracağı gün... (Kamer Suresi, 6)
O gün, kendisinden sapma imkanı olamayan çağırıcıya
uyacaklar... (Taha Suresi, 108)
... sanki onlar dikili bir şeye yönelmiş gibidirler.
(Mearic Suresi, 43)
Dünyada Allah’ın
sınırlarını tanımayan, Allah’a itaat etmeyen, büyüklenen inkarcı, dirilir
dirilmez birden çok itaatli, boyun eğici bir hale gelir. Ne olup bittiğini
sorgulamadan, kayıtsız şartsız bu çağrıya icabet eder. Dünyadaki imtihan sona
erdiği için başka seçim imkanı zaten yoktur. Aksini yapmayı istese de yapamaz.
Hatta isteyemez bile. Bu çağrıya karşı koymaya hiçbir gücü yoktur. O nedenle bu
günün “zorlu bir gün” olduğunu gerçekten hissetmiştir:
Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken,
kafirler derler ki: “Bu, zorlu bir gün.” (Kamer Suresi, 8)
- İnkar edenler
başlarını dikerek koşarlar, gözler dönmez, hareket edemez. Herkes kayıtsız
şartsız bir itaat içindedir. O gün insanların sahip olabileceği tek geçerli ve
değerli şey imandır. O da inkarcılarda yoktur. Bu yüzden kalpleri bomboştur:
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine
dönüp-çevrilmez. Kalpleri (sanki) bomboştur. (İbrahim Suresi, 43)
- Allah’ın huzuruna
doğru dalga dalga süzülürler:
Sur’a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga
geleceksiniz. (Nebe Suresi, 18)
Sur’a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden
(diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. Demişlerdir
ki: “Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı?
Bu, Rahman (olan Allah)ın va’dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru
söylemiş”. (Yasin Suresi, 51-52)
Ayette haber
verilen “eyvah” ifadesi, çok büyük bir panik ve hayal kırıklığının ifadesidir.
Çünkü kendi dirilişine bizzat şahit olan inkarcı kişi, hayatı boyunca kendisine
bunu haber veren elçilerin gerçekten doğru söylediklerini anlamıştır.
Dolayısıyla inkar edenlere müjdelenen, “dönüşü olmayan ebedi azab”ı da bizzat
yaşayacağını idrak etmiştir. Artık bundan hiçbir şüphesi yoktur. “Ebedi uyku”
diye bir şey olmadığını anlamıştır. Kendisine vaat edilenlerin birer birer
başına geleceğinden, hiçbir kurtuluş ümidi olmadığından emindir.
- İnkarcıların
kıyamet günü yaşadıkları genel ruh halleri korku, dehşet, yılgınlık, şaşkınlık
ve çaresizliktir; genel görünümleri ise daha da dehşet vericidir. Yüzleri
kapkaradır; toz, karartı ve zillet (aşağılanma) kaplamıştır:
O gün, öyle yüzler vardır ki, ‘zillet içinde
aşağılanmıştır.’ (Gaşiye Suresi, 2)
Ve o gün öyle yüzler vardır ki üzerini toz bürümüştür.
Bir karartı sarıp kaplamıştır. İşte onlar da, kafir facir olanlardır. (Abese
Suresi, 40-42)
Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin
yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir
konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 60)
- Allah’a iman
etmeyenler kıyamet günü kör olarak haşredilirler:
Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için
sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.
O da (şöyle) demiş olur: “Ben görmekte olan biriyken,
beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?”
(Allah da) Der ki: “İşte böyle, sana ayetlerimiz
gelmişti, fakat sen onları unuttun, bugün de sen işte böyle unutulmaktasın.”
(Taha Suresi, 124-126)
Allah, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet bulmuştur,
kimi saptırırsa onlar için O’nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü,
Biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların
barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara
arttırırız. (İsra Suresi, 97)
- İnkarcıların kör
gözleri de korkunçluk ve iğrençliklerini artırır bir şekildedir. Allah onların
gözlerinin alacağı şekli şöyle haber vermektedir:
Sur’a üfürüleceği gün, Biz suçlu-günahkarları o gün,
(yüzleri kara, gözleri) gömgök (kaskatı ve kör) olarak’ toplayacağız. (Taha
Suresi, 102)
Bu korkunç, aynı
zamanda da aşağılık görünümleriyle inkarcılar ilk bakışta, müminlerden
ayrılırlar. Dünyadayken kibir ve gösteriş içinde, Allah’ın ayetlerine karşı
savaş açan, büyüklenen bu güruhun sonlarının başlangıcı işte böyle olur.
Комментариев нет:
Отправить комментарий