Dağlar
Kökünden Sökülüp, Savrulur
Dağlar,
kökünden sökülüp savurulduğu zaman... (Mürselat Suresi, 10)
Bilindiği gibi dağların yeryüzündeki
sarsıntıları engelleme görevleri vardır. Bu gerçek Kuran ayetlerinde de şöyle
haber verilmiştir:
Sizi
sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da
(kıldı). Umulur ki doğru yolu bulursunuz. (Nahl Suresi, 15)
Biz,
yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? (Nebe Suresi, 6-7)
Bugüne kadar
dünyada tespit edilmiş en büyük deprem 9.2 şiddetindedir. Ve bu şiddette bir
deprem, gerçekleştiği bölgeye çok kısa bir süre içerisinde büyük bir felaket
getirir. Kıyamet günü yaşanacak sarsıntı ise Allah'ın dilemesi dışında -
dünyada o güne kadar eşi benzeri asla gerçekleşmemiş şiddette bir sarsıntıdır.
Bu sarsıntı, birer kazık gibi yerleşerek yeryüzünü şiddetli depremlere karşı
koruyan dağların dahi dayanamayacağı kadar büyüktür. Yeryüzündeki en sağlam
yapılar olan ve sarsılmaz sıfatını taşıyan dağlar yerlerinden oynatılıp,
altındaki toprakla birlikte kaymaya başlar. Kuran'da o gün dağların
hareketlenişini anlatan ayetler şu şekildedir:
Ve
dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür. (Tur Suresi,10)
Dağlar
yürütülmüş, artık bir serap oluvermiştir. (Nebe Suresi, 20)
Dağları
yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada
toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır. (Kehf Suresi, 47)
Yeryüzünün büyük bir bölümü dağlarla kaplıdır
ve bunların aynı anda yerlerinden sökülerek hareket etmesi, böylesine dev
boyutlardaki kara parçalarının yerin üzerinde kızak gibi kayıp biraraya
toplanması ve yerin dümdüz bir hale gelmesi elbette insanın görebileceği en
ürkütücü manzaralardan birisi olacaktır. Böyle bir anı insanın gözünde
canlandırabilmesi oldukça zordur.
Düşünün ki
insanların zirvesine erişmekte zorlandıkları ve yerinden oynamaz diye
düşündükleri Himalayalar, Alpler, Toroslar bir anda sarsılmaya ve yerlerinden
oynamaya başlayacaklardır. Binlerce metre yükseklikteki dağlar ve bu dağların
yamaçlarına kurulmuş olan şehirler bir anda yerle bir olacaktır.
Dağlarda
geçitler açabilmek çok büyük teknolojik imkanlar, makineler, aletler
gerektirmekte, hatta kimi zaman tüm bu yöntemler başarısızlıkla
sonuçlanmaktadır. Yol açmak amacıyla dinamitle delinmeye çalışılan dağlardan
bile ancak kısmi bir sonuç alınır, dinamit sadece belli bir bölgeye etki eder,
hatta çoğu zaman hiçbir tesiri olmaz. Hatta bu sebeple bazı dağlık bölgelere
ulaşım oldukça güç gerçekleşmektedir. Oysa kıyamet günü yeryüzündeki tüm dağlar
toz haline gelirler. Bu olay o gün yaşananların şiddetini anlayabilmemiz
açısından çok etkili bir örnektir. Dünyada bulunan tüm dağların aynı anda kum
yığını haline gelmesi, o heybetli yapıların bir anda çökmesi oldukça dehşet
verici bir durumdur. Ayrıca Allah'ın sonsuz gücünü anlayabilmek ve kadrini
takdir edebilmek açısından da çok önemlidir. Kuran'da dağların kıyamet gününde
alacağı şekil şöyle anlatılır:
(Öyle)
Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum
yığını olur. (Müzemmil Suresi, 14)
Yine Kuran'da o
güne ait olarak verilen bir bilgi de, dağların parçalanarak çökmesinden sonra
yeryüzünün hiçbir tümseği olmayan bir düzlüğe dönüşeceği şeklindedir:
Sana
dağlar hakkında soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onları darmadağın edip
savuracak. Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır. Orada ne bir eğrilik
göreceksin, ne de bir tümsek." (Ta-ha Suresi, 105-107)
Şu an dışarıya
baktığımızda bizlere oldukça aşina gelen engebeli görüntü, o gün tamamen
düzleşecektir. Uçsuz bucaksız bir düzlük üzerinde insanların tümü biraraya
toplanacaktır. Allah, Kehf Suresi'nde bu gerçeği şöyle vurgular:
Dağları
yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada
toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır. (Kehf Suresi, 47)
Dağlar
Rengarenk Yün Yumakları
Gibi
Uçuşurlar
O gün dağlar,
üzerlerindeki bitkiler, çiçekler, tüm yeşillikler ve içlerinde barındırdıkları
renk renk madenler, farklı tür ve renklerdeki topraklarla birlikte etrafa
saçılacaktır. Toz duman olan dağlar, tüm ihtişamlarıyla parçalanıp,
dağılacaktır. Bu renk cümbüşü ayetlerde renkli yünlere benzetilmektedir:
Ve
dağların 'etrafa saçılmış' renkli yünler gibi olacakları (gün) (Kaari'a Suresi,
5)
Dağlar
da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Mearic Suresi, 9)
Kahhar olan
Allah'ın emri o gün canlı-cansız tüm varlıkları- etkisi altına almıştır.
Kıyamet günü yaşanan her sahneye büyük bir korku hakimdir. En ufak bir
sarsıntıda paniğe kapılan, bir deprem ihtimalinde ölüm korkusundan saatlerce
evine giremeyen insanlar için, gözlerinin önünde dağların yerlerinden
oynatılması, yerin içindekilerini dışarı atması, kabirlerin deşilmesi,
insanların biraraya toplanması ve felaketlerin felaketleri izlemesi
dayanılabilecek gibi değildir. Artık dünya üzerinde güvenebilecekleri "tek
bir kişi", sığınabilecekleri "tek bir mekan" dahi yoktur.
Karşılaştıkları olayların dehşeti güç yetirebilecekleri sınırı çoktan aşmıştır.
Yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Artık dünya üzerinde yeni bir başlangıç,
gidilebilecek herhangi bir yer yoktur. Yeni başlayacak olan yaşam ahirettedir,
sonsuzdur ve dünyada Allah'ın rızasını gözeterek yaşamayanlar için pişmanlık ve
acıyla doludur. Zevkler, ihtiraslar ve geçici dünya hayatı tüketilmiştir.
Karşılaştıkları dehşet, Allah'ın kudretini sergilemektedir.
Oysa tüm bunlar
Allah'ın elçileri ve inananları tarafından kendilerine daha önceden haber
verilmişti. Ama bu kahredici gün kendilerine uzak gelmiş, kendileri gibi geçici
şeylere güvenmişlerdir. Allah Kuran'da inkar edenlerin daha önce
uyarıldıklarını şöyle bildirir:
Azabın
kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler,
şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına
cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval
yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? Siz, kendi nefislerine
zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size
açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik. (İbrahim Suresi, 44-45)
Oysa şimdi
tehlikenin ortasında yapayalnızdırlar. Herkes canı derdine düşmüş, hiçbir yakın
dost diğer bir yakın dostu görmez olmuştur. Artık kimse için kaçış söz konusu
değildir. Artık Allah'ın vaadi gelmiştir. O gün evlerden kaçmak da bir işe
yaramaz. Sarsıntıdan etkilenen sadece evler değildir ki dışarıya çıkmak insanı
yaklaşan sondan korusun! O gün var olan herşey yok olmakta, yeryüzü ve dağlar
hep birlikte yerlerinden oynatılıp kaldırılmaktadır. Ne sığınılabilecek bir yer,
ne dayanılabilecek bir güç, ne de alınabilecek bir tedbir vardır. Kuran'da
yeryüzü ve dağların parça parça olduğu kıyamet günü şu şekilde anlatılır:
Yeryüzü
ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile
birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek
olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi, 14-15)
Комментариев нет:
Отправить комментарий